Aslında günün konusu hep bellidir de biz bilmezden gelmek
isteriz. Bugün ne öğreteceğim, ne yazacağım, ne yapsam. Salı günü Vedik
astroljiye göre kavgacıların günüymüş, yani Mars günü, ben de içimdeki
karmaşayı susturmaya çalışıyorum. Bir zamanlar reikimaster’ım Birol Bey’in
dediği yöntemi böyle günlerde kullanmak, benim için en uygun hal gibi görünüyor:
Kütüphaneden gözüne takılan bir kitabı seç ve herhangi bir sayfasının sana
neler dediğine bak!
Bu sabahki kitabım Patanjali’nin Yoga Sutralar kitabı oldu.
Sri Swami Stachidananda tarafından tercüme edilmiş. Onun tercümesinin yorumunu,
anladığım şeklide burada sizlerle paylaşmak istedim.
“Tat Pratiṣedhārthamekatattvābhyāsah.”
Tat: onların; pratiṣsedha: engel, önlem; artham: adına, yararına, yüzü suyu
hürmetine; eka: tek; tattva: konu, gerçek, öz, temel; abhyāsah: uygulama.
“Bir konu üzerinde
yoğunlaşmak, engelleri ve onun getireceklerini önlemenin en iyi yoludur.”
Terapistimle aramda geçen konuşma da iyi bir örnek.
― Ne yapacağımı tam kestiremiyorum, doğruların içinde miyim
yoksa? Etrafıma baktıkça karışıyorum!
― Neyi sorguluyorsunuz Aslı Hanım, yaptıklarınızı mı yoksa
şimdiden sonra yapacaklarınızı mı?
― Her şeyi, nasıl dağıldığımı, ne kadar hayatı bir hayata
sığdırdığımı.
― İşte şimdi dağılmadan yaklaşık 9 senedir kişisel
farkındalık, kendiniz, doğanız, vedik astroloji, yoga, ayurveda, reiki, buddizm
veya zen; bir yolda kendinizi tanıma yolunda ilerliyorsunuz ve şimdiye kadar
bütün yaptıklarınızla artık hepsini bir bütün haline getirip kendi yoganız
olacaksınız, kendi stiliniz… Kendinize bunları bir kap içinde ayrıştırma zamanı
ve sonra da bütün bu değişik tatlardan bir yemek hazırlama zamanı verin.
Sri Swami Satchidananda kendi yorumunda ise şöyle devam etmiş, yolunuzda engellerle, dağlarla karşılaşsanız da, onları dinamitle patlatıp yolunuza devam edin, yaptığınızı bırakıp bir diğerine koştuğunuzda bütün yaptığınız şeyler boşunaymış gibi görünecek ve sonunda gene aynı dağ ile karşılaşmayacağınızı da kimse garanti etmeyecek.
Şu sıralar, ne dağları, ne engelleri görmeden ilerlemenin
sonuna geldim, şu anda kendi içimde kaybolmuşluktayım. Tevekkül, inanç ve güven,
bütün bunların toplamı yoga, aslında. Engeller, dağlar hep kendimiziz, yolumuzu
başkaları yoluyla tıkayan da kendimiz. Farkına vardığım, içinde olduğumuz
konuyu ya da yaptıklarımızı o kadar bedenleştiriyor ve şekle sokuyoruz ki,
artık onun kendi tavrı, düşüncesi ve yapılması gereken bir hali olduğuna dair
inanç geliştiriyoruz. Oysaki hayat, amaçlarımız, isteklerimiz, yapacaklarımız
ya da yapmayacaklarımız, bizim yolumuzda bir adım ötesine geçiş için bir
basamak ya da yaya yolunda bulunan zebra çizgilerinden biri.
Yoga ve onun babası Patanjali, yoga olmak ya da yolda
yürümek için bir kalıp olmadığını, kendimiz olabilmenin bizi engellerden ve
dağlardan koruyacağını anlatmak istemiş ve her birimizin kendi olabilmesinin
kendine has olduğunu, özünse aynı olduğunu belirtmiş.
Bazen özü bulacağız derken detayların
içinde kaybolmanın üzüntüsünü çekiyoruz, halbuki detayların bizim birer
parçamız olduğunu ve her bir parçanın öz içinde yerini bulacağını unutuyoruz.
Güzel bir gün dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder